Ameliyathanelerde Dezenfektan Kullanımı

Formaldehit Sterilizasyonu

Hastanelerin en kritik alanlarından birisi ameliyathanelerdir. Ameliyathanelerde dezenfektan kullanımı ise bilindik yöntemlerden tamamen farklı şekillerdedir. Bunun için değişik uygulama teknikleri bulunmaktadır. Genellikle ameliyat sonrası yapılan genel dezenfeksiyonlarda Formaldehit Buharı, Hidrojen Peroksit Buharı gibi ajanlar yoğun olarak kullanılmaktadır. Eğer ki gün içerisinde kullanımda enfeksiyon cerrahileri yapılmış ise daha salon Ultraviyole Işık ile dezenfekte edilmektedir.

Ancak dezenfektan olarak Formaldehit Buharlama uygulamasından hemen sonra ortama girmek mümkün değildir. Çünkü Formaldehit’in içerisinde bulunan uçucu kimyasalların solunması oldukça zor olduğu için solunum yollarını tıkayıcı ve yakıcı etki göstermektedir. Bu durum üst solunum yollarında tahrişe neden olabilmektedir. Uzun süreli maruz kalındığında ise ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır.

Formadehit CH2O formülüne sahip bir organik bileşiktir ve Aldehitlerin en basit üyesidir. Karbonil grubunun boş olan iki bağına Hidrojen bağlanmasıyla oluşur. Tüm gelişmiş canlılarda doğal olarak üretilir ve zehirli bir gazdır. Sıvı çözeltisinin solunum yollarını tahriş edici kendine özgü bir kokusu vardır. Bu nedenle solunması tavsiye edilmez. Genel olarak Formalin adı ile bilinir. Bir çok türü bulunabilmektedir. Formalin içerisindeki su, düşük basınç altında buharlaşıp ayrıştığında formaldehit meydana gelir. Bu bir polimerdir. Bu polimer ısıtıldığında gaz formaldehit ortaya çıkar. Gaz halindeki formaldehit kapalı alanda havada asılı kalan virüsler için etkili olmaktadır. Yüzey temizliklerinde ise sulandırılmış çözelti kullanılmaktadır.

Cerrahi Aletler için formaldehit kullanımı
Cerrahi Aletler için formaldehit kullanımı

Ameliyathanelerde dezenfektan kullanımı: Hidrojen Peroksit

Hidrojen Peroksit, ise genel olarak beyazlatıcı olarak kullanılmaktadır. Hidrojen Peroksit geniş kapsamlı bir dezenfektandır. Etkin bir dezenfektan olarak kullanılabilmesi için, %0.23 Perasetik Asit ve %7.35 Hidrojen Peroksitin bir araya getirilmesi gereklidir. Bu bileşim bakteriyel sporlar ve tüm mikroorganizmalar üzerinde etkin olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle Gluteraldehide dirençli mikro bakterileri etkisiz hale getirmektedir. Ameliyathanelerde yaygın olarak nebulize (dumanlama) edilerek kullanılmaktadır. Ortamda sis bulutu oluşturur. Böylece mikroorganizmaları ve bakterileri öldürür. Etkinlik süresi konusunda net sonuçlar elde edilememiştir.

Hidrojen Peroksit Sterilizasyon
Hidrojen Peroksit Sterilizasyon

Ultraviyole Işık Kullanımı

Aynı şekilde Ultraviyole Işık uygulaması sırasında ortama insan girmesi mümkün değildir. Halbuki nano teknolojik kaplama yapılan yerlerde uygulamayı takiben ortama girip ameliyat yapmak mümkündür. Diğer taraftan kullanılmış olan Hidrojen Peroksit ve Formaldehit buharlaması da doza bağımlı bir uygulamadır. Konsantrasyon düştüğü anda mikroorganizma üremesi başlamaktadır.

Ultraviyole Işık Sterilizasyonu
Ultraviyole Işık Sterilizasyonu

Pure Anti-B ile yüzey dezenfeksiyonu

Pure Anti-B yüzey dezenfeksiyonlarında kullanıldığında, yüzeylerdeki mikroorganizmaları, bakterilerin ve sporların protein kılıflarını kırarak içlerine nüfuz eder. Böylece nanoteknolojik Pure Anti-B etkisi ile bakteri ve mikroorganizmalar canlılığını yitirir.

Pure Anti-B nin yüzeyde uzun süre kalıcı etkisi ile uygulama sürelerinin arası açılır. Böylece dezenfeksiyon etkisi 12 saate kadar sürer. Herhangi bir zehirli kimsayal madde içermez. Bu nedenle ortamda uçucu kimyasallar olmaz.

Alkollü dezenfektanlarda alkolün uçması ile dezenfektan etkisinin ortadan kalkması bilinmektedir. Alkollü ürünler anlık dezenfeksiyon için kullanılmaktadır.

Hastanelerde Dezenfekan Kullanımı

Hastanelerde Dezenfektan Kullanımı

Hastanelerde dezenfektan kullanımı genel olarak yaygın bir şekilde yapılmaktadır. Ancak bu uygulamalar genel hastane bakterilerine karşı uygulanmaktadır. Bu tip uygulamalar genel olarak yüzey temizlik için yoğun miktarda antiseptik solüsyonlar kullanılarak kimyasal mikroorganizmalara karşı yapılmaktadır.

Ancak şöyle bir sorun vardır. Ortam temizliği için kullanılan kimyasal dezenfektanların çalışma prensipleri çok değişkendir ve doza, hazırlanan solüsyonların konsantrasyon oranlarına bağlıdır. Uygulamaya her zaman aynı konsantrasyonda madde uygulamak standardize edilememektedir. Bu da uygulama yüzeylerinde konsantrasyon azalmasına neden olmaktadır. İlk uygulama ile saatler sonrası konsantrasyon oranları kimyasalın havaya uçuşması ile azalmaktadır. Azalmış etken madde konsantrasyonu mikroorganizmaları daima öldürmeye yetmez. Bu da sürekli bir şekilde mikroorganizmaların mutasyonuna ve direnç geliştirmelerine sebebiyet vermektedir.

Tıp çevrelerinde de devamlı antibiyotik kullanımı aynı etkiye neden olmaktadır (ki son zamanlarda Sağlık Bakanlığı “her ateşi olan kişiye antibiyotik yazmayın” diyerek eczanelerden de her isteyene reçetesiz antibiyotik satılmasını engellemiştir).

Örneğin 1950 li yıllarda Penisilin (Metisillin) tıpta yoğun kullanıma girdiğinde yukarıda saydığımız Salmonella dışındaki tüm bakterilere karşı etkili idi. Yıllar için bu bakterilerin geliştirdiği direnç mekanizmaları sayesinde artık bu bakterilerin tamamı dirençli hale gelmiştir. Bu sebeple yeni jenerasyon antibiyotikler sahaya sürülmüştür. Bu yeni antibiyotiklere karşı da bu mikroorganizmalar direnç geliştirmektedir.

Bu, gelecekte ya daha pahalı yeni antibiyotikler bulacağız yada mikroorganizma yaşam ortamı gerçeklerini iyice kavrayacağız ve kimyasal madde kullanımından temelli vazgeçeceğiz anlamına gelmektedir. Bu nedenle nano teknolojik koruma, yüzey kaplamaları hem mikroorganizma yaşamını kısıtlanacak hem de direnç geliştirmesinin önüne geçecektir.

Hastanelerde Dezenfekan Kullanımı
Hastanelerde Dezenfekan Kullanımı

Hastaneler konusunda özellikle vurgulamamız gereken bakteri, virüs ve mantar kolonizasyonunun oluşma ortamları olan genel kullanım alanları, tuvaletler, lavabolar, eşyalar, bankolar, bilgisayar klavyeleri ve tıbbi ekipmanları kapsayacak şekilde uygulama çalışmalarının yapılması gereklidir.

Hastanelerde dezenfektan kullanımının yanı sıra diğer bir önemli unsur da Ameliyathanelerde dezenfektan kullanımı hakkında yapılacak düzenlemelerdir. Bu düzenlemeler cerrahi alanlar açısından oldukça ciddidir.

Klebsiella Pnömonia Bakterisi

Klebsiella pneumoniae bakterisi, insan vücudunda bulunan bağırsaklarda, normal bakteri florasında yaşayan gram negatif bir basildir. Yani enterik bir bakteridir.

Hastanelerde Genel Durum

Genel olarak hastanelerin yoğun bakım ortamlarında görülmektedir. Tüm dünya çapında Ventilatöre bağlı tedavi gören hastalarda görülen enfeksiyonların %30 unda enfeksiyondan sorumlu ajan olarak görülmektedir. Carbapenem türevi antibiyotiklere karşı direnç geliştiren diğer bakterilerin yanında ilk sıralarda yer almaktadır [1].

Hastanelerde Genel Durum
Hastanelerde Genel Durum

Yoğun Bakım Ortamlarında Yarattığı Sorunlar

Yoğun bakımlarda yatmakta olan ve ventilatör desteği ile solunumu idame ettirilen hastaların haftalık balgam, akciğer salgıları mikrobiyolojik kültür örnekleri alınarak incelendiğinde en sık görülen bakteriler Psödomonas aeroginosa, Acinetobacter baumanii, Klebsiella pneumoniae, Staphylococcus aureus, Enterobacter cloacae, Escerichia coli bakterileridir [2][3].

Bu bakterilerin mide bağırsak sisteminden yukarı doğru yemek borusu, boğaz ve trakea yolu ile kolonize olduğu, gastro-trakeal bir yayılmanız söz konusu olduğundan bahsedilir. Bunun mukabilinde, ortamda daha önceden de bulunmakta olan aynı bakterilerin çalışanlar tarafından ağız ve trakea yollarının aspirasyonu sırasında bulaştırması ile bakterilerin solunum yollarına ulaşması sağlanmakta olduğu vurgulanmaktadır [2][3].

Bunun sonucunda bu kolonizasyon hastalarda Nazokomial Pnömoni (Hastane Ortamında Gelişen Pnömoni) tablolarından bahsedilmektedir [2].

Nazokomial pnömoniler yoğun bakım hastalarında en büyük sorunlardandır. Ölüm oranlarını multiple organ yetmezliklerine ve sepsise neden olarak arttırmaktadırlar.

Bir çalışmada yoğun bakım hastalarında Nazokomial Pnömoniden dolayı ARDS (Akut Respiratuvar Distress) tablosuna giren ve ölüme kadar gidebilen %56.4 vaka oranının olduğu tespit edilmiştir [3].

Bu durum yoğun bakım pratiğinde vahim bir durumdur. Bu maksatla hem yoğun bakım sağlık çalışanlarının hem de hastanelerin ihtiyaçlarını tedarik eden tıbbi ürün ve antiseptik tedarikçilerinin şapkalarını önlerine koyup bir kez daha düşünmeleri gereklidir. Buradan hareketle biraz daha detaya inelim.

Önce Klebsiella pneumonia bakterisini genel özellikleri ile tanıyalım.

Klebsiella pneumonia hareketli olmayan, bağırsak sisteminde bolca bulunan enterik bir basildir. Hücre kapsülü yoktur, süt ve süt ürünlerinde ve gıdalarda bulunan laktozu fermente parçalayarak yaşamını sürdürür. Anaerob (oksijensiz) ortamda yaşayabilen özelliği sayesinde aneorobik metabolizmaya sahiptir [2][4].

Alt Tipleri [4]

  • Klebsiella pneumoniae subsp ozaenae
  • Klebsiella pneumoniae subsp pneumoniae
  • Klebsiella pneumoniae subsp rhinoscleromatosis

Ağız içinde normal florada, deride ve bağırsaklarda bulunur [4].

İnsan akciğerinde ve hayvanlarda akciğerlerde yıkıcı hasarlara yol açar. Son yıllarda hastane enfeksiyonlarda ön plana çıkan bir bakteri grubudur [4].

Özellikle Diyabetes melltus, alkolizm, kronik obstruktif akciğer hastalığı, karaciğer hastalığı, böbrek yetmezliği olan veya yoğun kortizon kullanımı olan hastalarda hakim enfeksiyon ajanı olarak ön plana çıkar [4].

İlave olarak idrar yolları, safra yolları, cerrahi yaralarda da görülmektedir. Tromboflebi (damar iltihabı), üriner trakt enfeksiyonları, bilier trakt enfeksiyonları, ishal, üst solunum yolları enfeksiyonları, yara yeri enfeksiyonları, osteomiyelit (kemik enfeksiyonu) menenjit ve bakteriemi (kanda bakteri yayılması) veya sepsise neden olmakta. Vücuta tatbik edilen implant, kateter ve girişimsel işlemler sırasında da bulaşmaktadır. Yeni doğan bebekler de aynı işlemler nedeniyle risk altındadır [4].

Klebsiella pneumoniae hastane dışındaki insanlarda da vücut direncinin düşük olması veya kontrolsüz yoğun antibiyotik  kullananlarda bronkopnömoni, bronşit, abseler, ampiyemler veya plevral effüzyonlara neden olmaktadır ki antibiyotik tedavilerine rağmen bu tür hastaların ölüm oranları %50 lere kadar çıkmaktadır [4].

Klebsiella pneumoniae hastalara nasıl bulaşır?

Bir kişinin Klebsiella pneumoniae enfeksiyonuna maruz kalması için bakterinin ya hastanın solunum yollarına girmesi gereklidir yada kan dolaşım sistemine girmesi gereklidir.

Buna göre bulaşma: Klebsiella havadan uçuşarak bulaşma göstermez [4].

  • Yoğun bakım ortamlarında kişiden-kişiye temas ile geçiş yapar (örneğin kontamine olan eller ile hastadan hastaya transfer edilir) [4].
  • Hastadan-hastaya direkt temas yoluyla [4].
  • Hastaların bulunduğu ortamın kontamine olmasıyla yen giren her hastaya bulaşma şeklinde [4].
  • Yoğun bakımda yatmakta olan ventilatöre bağlı hastalara ventilatör sistemi sayesine bulaşma olur [4].

Son olarak da yoğun bakım hastasına yapılan derin damar veya uzun süreli damar yolu kullanımı hallerinde bulaş meydana gelir [4].

Antibiyotiklere Karşı Klebsiella Direnci Nedir?

Klebsiella grubu bakteriler çok sayıda antibiyotiklere karşı zaten doğal yapısı nedeniyle dirençlidir. Bu bakterinin genetik yapısından kaynaklanır. Bu nedenle Geniş Spektrumlu Beta Laktamaza karşı dirençli olduğu için neredeyse tüm Beta Laktam Antibiyotikler etkisizdir [4].

Bu nedenle yoğun bakım ortamlarında bir hastada Klebsiella pneumoniae enfeksiyonu gözlenmesi halinde diğer hastalara geçişi çalışanlar sayesinde olur ve bu durum tespiti halinde hakimlerin de korkulu rüyası haline gelmektedir.

Son zamanlarda Antibiyogram Testleri ortamlarında Klebsiella pneumoniae besi yeri ortamında test edilen tüm antibiyotiklere karşı rezistans göstermektedir ve bu da tedavide antibiyotik seçeneği bırakmamaktadır.

Klebsiella Pnomonia Lab Result P1
Klebsiella Pnomonia Lab Sonuç Res1
Klebsiella Pnomonia Lab Sonuç Res2
Klebsiella Pnomonia Lab Sonuç Res2
Klebsiella Pnomonia Lab Sonuç Res3
Klebsiella Pnomonia Lab Sonuç Res3

Her üç testte de görüldüğü üzere Klebsiella pneumoniae antibiyogramda test edilen antibiyotiklerin neredeyse tamamına karşı direnç göstermektedir. Böyle hastaların nasıl tedavi edilebileceği konusunda henüz daha etkili antibiyotikler geliştirilmedi. Bu sorun artık yoğun bakım kliniklerinde ciddi şekilde düşünülmektedir.

Klebsiella peumoniae yoğun bakım hastalarında enfeksiyon nedeni olarak karşımıza çıkan bakterilerden sadece bir tanesidir.

İşte burada hekimler ve yoğun bakım çalışanları çok daha etkili teknolojiler konusuna eğilmeli ve buna açık olmalıdır.

Referanslar

  1. Emergence of carbapenem-resistant Acinetobacter baumannii as the major cause of ventilator-associated pneumonia in intensive care unit patients at an infectious disease. Kop Nguyen Thi Khanh Nhu, Nguyen Phu Huong Lan, James I Campbell, Christopher M Parry, Corinne Thompson, Ha Thanh Tuyen, Nguyen Van Minh Hoang, Pham Thi Thanh Tam, Vien Minh Le, Tran Vu Thieu Nga, Tran Do Hoang Nhu, Pham Van Minh, Nguyen Thi Thu Nga, Cao Thu Thuy, Le Thi Dung, Nguyen Thi Thu Yen, Nguyen Van Hao, Huynh Thi Loan, Lam Minh Yen, Ho Dang Trung Nghia, Tran Tinh Hien, Louise Thwaites, Guy Thwaites, Nguyen Van Vinh Chau, Stephen Baker. Journal of medical microbiology 63 (Pt 10), 1386, 2014
  2. Epidemiological and microbiome associations between Klebsiella pneumoniae and Vancomycin-resistant Enterococcus colonization in Intensive Care Unit patients Abigail Collingwood1, Freida Blostein2, Anna M. Seekatz4, Christiane E. Wobus3, Robert J. Woods4, Betsy Foxman2, and Michael A. Bachman1 1Department of Pathology, University of Michigan, Ann Arbor, MI 2University of Michigan School of Public Health, Ann Arbor, MI 3Department of Microbiology and Immunology, University of Michigan, Ann Arbor, MI 4 Internal Medicine-Division of Infectious Disease, University of Michigan, Ann Arbor, MI. http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/
  3. Oropharyngeal or gastric colonization and nosocomial pneumonia in adult intensive care unit patients: a prospective study based on genomic DNA analysis. Maïté Garrouste-Orgeas, S Chevret, G Arlet, O Marie, M Rouveau, N Popoff, B Schlemmer
    – American journal of respiratory and critical care medicine 156 (5), 1647-1655, 1997.
  4. Klebsiella pneumoniae; From Wikipedia, the free encyclopedia; https://en.wikipedia.org/wiki/Klebsiella_pneumoniae

Hastanelerin Genel Durumu

Hastanelerin Genel Durumu

Bu salgın sürecinde hastanelerin genel durumu hakkında bilinen bir takım sıkıntılı durumlar gelişmiştir. Malumunuz üzerine salgın bir çok branşı kategorize bir biçimde kısıtlamış ve çalışma imkanlarını zorlaştırmıştır. Bunların başında ise cerrahi kliniklerinde görülen hasta popülasyonu yoğunluğunun artması gelmektedir. Bu süreçte cerrahi girişimler sonrası gerekli görülen genel yoğum bakım ünitelerinin ilgili cerrahi branşlara hizmet sunmak yerine salgınla mücadele eden hastalara hizmet vermesidir. Bu nedenle bu durum bir zincir şeklinde tüm branşları etkisi altına almıştır. Sadece ameliyat olacak hastaların yanı sıra, yine cerrahi branş personellerinin de salgın ile mücadeleye hizmet etmesi de ayrı boyutlarda sorunları doğurmaktadır. Hizmet alamayan hastalar ve yakınlarının yarattığı karmaşa en sorumsuzca olanı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hastanelerde Genel Durum
Hastanelerde Genel Durum

Bu sürecin kontrole alınmasının başlıca unsuru hastanelerin iyi dezenfekte edilmiş ve salgının yayılmasının önüne geçilmesidir. Bunun için doğru ve zararsız bir şekilde doğru dezenfeksiyon işlemlerinin yapılması gerekmektedir. Bu da yeni nesil dezenfeksiyon ürünlerinden ve tekniklerinden geçmektedir. Hastanelerde dezenfeksiyon kullanımı ne kadar doğru uygulanır ve kontroller düzenli yapılırsa, salgın o derece hızlı bir şekilde kontrol altına alınır.

Sürecin en riskli grubu ise enfeksiyon ile yoğun bir şekilde mücadele eden Enfeksiyon Uzmanları ve bununla birlikte görev yapan Yoğun bakım personelleri gelmektedir. Bu iki grubun bu süreçte en zor şartlarda bire bir temaslı kişilere hizmet vererek mücadele etmesi en kutsal görevdir.

Hastanelerdeki riskli branşlar ele alındığında, her hastane bir pandemi hastanesi statüsünde değildir. Ancak süreçte acil müdahale gereksinimlerinde ön planda yer almaktadırlar. Acil girişinden itibaren hastanın yoğun bakıma kadar sevki kademesinde mutlaka Enfeksiyon hastalıkları uzmanı kontrolünde olması gerekmektedir. Yeterli kapasite yoğun bakım yatakları da bu noktada önemli etkendir.

Hastanelerde Enfeksiyon Riskleri

Bu aşamada tedavi branşlarında yoğun çalışmalar olmaktadır. Son yıllarda hastanelerin sanki hiç sorunu yokmuş gibi bir de zorunlu olarak Covid-19 salgını ile mücadele de riskli bir döneme girilmiştir. Bu durum bir hastanenin hasta sirkülasyonu bakımından çok iyi bir gelişme olarak görülebilir. İlk zamanlarda maddi getirileri bakımından da iyi gibi görülebilir. Fakat zaman içinde karşınıza çıkan ve çıkma oranları artacak olan enfeksiyon kontrolüne daha dikkatle eğilmenizi önermekten geri durmak istemiyoruz ve durmayacağız.

Bu gelişmeler yanında bir çok hastane çalışanı doktorlar gibi bizim de dikkatimizi çeken bazı sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlar sizlerin hasta bakım ve tedavi sürelerini, ilaç kullanım sürelerini, hastanede kalma sürelerini etkileyebilecek durumlardır.  Hastalarınızın hastanede yatış süreleri uzamaya devam ettikçe hasta sirkülasyon hızınız yavaşlayacaktır. Bu da kurumunuza hem maddi kayıp hem de başarısızlık görüntüsü verecektir.

Dikkat çeken hususlar

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı

Hastanelerin bir kısmında Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı yoktur. Doğal olarak Enfeksiyon Komitesi faaliyetlerini uzman gözetiminde sürdürememektedir. Bunun için il sağlık müdürlüğüne bağlı kurullar hizmet vermektedir.

Antibiyotik Kullanımı

Bu nedenle bir çok hastanede antibiyotik kullanımı  son haddinde ve yaygın bir biçimdedir. Unutulmamalıdır ki, bakteriler (mikroplar) ıslak (nemli), ılık (sıcak) ve besinli (protein veya şeker) ortamı severler. Ayrıca her 24 saatte bir ikiye bölünerek, hijyenin olmadığı yerlerde çok rahat şekilde çoğalırlar. Hijyen olmayan yeri de çöplük gibi görmek lazım ve çöplüğü de antibiyotik veya antiseptik ile temizleyemeyiz ve kurtulamayız. Bunların denetimi ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı denetiminde Hijyen Ekipleri yapar.

Hastane Karantina Sistemi

Hastanelerin bir çoğunda karantina sistemi yoktur. Karantina sistemini biraz detaylandırmak gerekmektedir.

Bundan 30-40 yıl önce hastanelerin ulaşabileceği bu kadar fazla antibiyotik çeşitliliği yoktu. Bu nedenle hastaneye kabul edilecek hastaların kliniklere yatırılmadan önce karantina bölümünde gözetilmesi ve hastaneye kabulleri yapılmaktaydı. Bu karantina bölümünde neler yapılırdı. Hastaların tüm kıyafetleri çıkarılır bir torba ile hasta yakınlarına hastaneden uzaklaştırması için verilirdi. Sonra hastanın üzerindeki tüm takılar, küpe, yüzük dahil ne varsa çıkarılır. Hastaların saç tıraşı gerekli ise yapılır, tırnaklar kesilir ve hastalar tepeden tırnağa iyice yıkanırdı. Bu temizlik işleminden sonra hasta klinik odasına alınır. Refakat olarak da 1 kişinin kalmasına müsaade edilir. Gerekli görülen ve hastanın durumunun şüpheli olduğu durumlarda hastalar karantina bölümünde 24 saat tutulur, laboratuar testlerinden sonuçlar alındıktan sonra klinik ortama geçişi sağlanırdı. Karantina sistemi hastanın dışarıdan getirmesi muhtemel bakterilerden izole edilmesine olanak sağlardı. Bu uygulama hem ekonomik hem de enfeksiyonlara karşı ciddi bir önlem olarak göz önünde bulundurulmalıdır.

Kimyasal Madde Kullanımı

Hastanelerde çok miktarda kimyasal madde kullanmak çok daha fazla miktarda bakteri çeşidinin kimyasal maddelere ve antibiyotiklere direnç geliştirmesine yol açmasından başka işe yaramaz. Bunun yerine yeni nesil dezenfektanlar tercih edilmelidir.

Enfeksiyonlar

Hastane yoğun bakımlarında yatmakta olan hastalarımızda aşağıdaki enfeksiyon tabloları sık görülmektedir.

Akciğer Enfeksiyonları

Trakea aspirasyonlarında kullanılan yöntemlerin gözden geçirilmesi gereklidir.

Üriner Enfeksiyonlar

Foley kateter takiplerinde uygulanan yöntemlerin geliştirilmesi gerekli olabilir.

Sepsis

Yüzeysel venöz yollar ve derin venöz yolların kullanımı konularının gözden geçirilmesi gereklidir. Çok lümenli yollar veya aynı anda çok sayıda damar yolu olan hastaların gözden geçirilmesi gereklidir. İntravenöz beslenme, intravenöz hipertonik solüsyonlar, intravenöz kan ve kan ürünleri kullanımı, uygulama sıklıkları, yoğunlukları, hızları, intravenöz antibiyotik tedaviler gözden geçirilmelidir. Sepsis nedenlerinin tamamı neredeyse IV tedavi sırasında olan kontaminasyon ve derin ven kateterlerinin uzun süre kalmasından veya çok sayıda damar yolunun olmasından kaynaklanmaktadır. Sepsis olgularının tamamına yakını atrojeniktir.

Cilt enfeksiyonları

Cilt enfeksiyonları bası yaraları, yüzeysel venlerin tromboflebitleri, ciltteki sıyrılmalar, ödemli dokuların abrazyonları, flaster allerji ve sıyırmaları önemlidir. Sivri ve keskin nesnelerin yatak içinde kalması, tıraş ve temizlik sırasında oluşan sıyrıklar buna neden olabilir. Bağlamaya bağlı kesilmeler, sıyrılmalar, cilt altına sıvı kaçışları gibi onlarca sebep sayılabilir. Bunlar hakkında bakım personelinin eğitimlerinin sürekli olarak sağlanması gereklidir.

Cerrahi yara enfeksiyonları

Cerrahi yara enfeksiyonları ise doğrudan ameliyathane şartlarının gözden geçirilmesini gerektirmektedir. Yara yeri enfeksiyonuna karşı hasta yaralarının günlük düzenli olarak gözden geçirilmesi gereklidir.

Hijyen

Ayrıca hijyen bakımından dikkat çeken hususların başında polikliniklerde ve tuvaletlerde sıvı sabun haznelerinde sıvı sabun yokluğu gelmektedir. Polikliniklerde çalışanların kıyafetleri kapı arkalarında asılı, ortalarda birçok gereksiz malzeme, şişe, bardak, örtü vs bulunmaktadır. Hijyen bakımında lavaboların başında el yıkamadan sonra kurulanmak için kağıt havlu yoktur. Masalar, bilgisayarlar kullanılan eşyalar düzenli olarak temiz ve ıslak bezlerle silinmelidir. Mutlaka antiseptik malzeme gerekli değildir. Su en iyi temizlik malzemesidir. Koltuklar üzerindeki lekeler aylarca öyle durmaktadır. Temizlik sadece yerlerin paspas yapılmasından ibaret değildir.

Sonuç

Hastane ve diğer sağlık kuruluşlarında kullanılan hijyen ve dezenfektan ürünleri genellikle kimyasallardan elde edilmektedir. Bu ürünlerin kullanımı sonrası ortamda yaşayabilen bakteriler direnç kazanmaktadır. Bu bakterilerin direncini kırmak için bir sonraki işlemde daha güçlü bir dezenfektan kullanılması gerekmektedir. Bu uygulama ile her seferinde daha da güçlü bir kimyasala maruz kalınmaktadır.

Bu süreçte bakteri kapan kişiler ise sürekli olarak bir üst jenerasyon antibiyotikleri kullanmak zorunda kalmaktadırlar.

Artık yeni nesil teknolojiler ile alkolsüz dezenfeksiyon ürünleri üretilmektedir. Pure Anti-B bunlara iyi bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Nano teknoloji ile geliştirilmiş ürün, alkolsüz ve kimyasal kalıntı bırakmayan yapıya sahip bir dezenfektandır.

Salgında Hastane Çalışanları

Hastane çalışanları salgında daha da fazla sorumluluk üstlenmektedirler.  Bunun çalışanlar üzerindeki etkisi düşünüldüğünde ise tablonun hem iyi hem kötü tarafları değerlendirilmelidir. Hastane dışına gidip gelen personellerin dışarıda giydiği ya da kullandığı eşyalar ile çalışma ortamlarında bulunması oldukça sakıncalıdır. Bakteri ve virüs transferinin mümkün olduğu bu gibi eylemlere ciddiyetle ve titizlikle dikkat edilmelidir. Elbette her sağlık çalışanı bu duruma dikkatle yaklaşmaktadır.

Ancak anlık durumlarda gözden kaçabilen tedbirler de yaşanmıyor değil. Bu küçücük anlarda bile bulaşma riskine imkan verilmiş olunmaktadır. Covid-19 ve diğer virüsler ortamda havada kalabilen yapılara sahiptirler. Kullanılan eşyaların üzerinde belirli sürelerde yaşamaya devam edebilmektedirler. Bir telefon yada dışarıdan getirilmiş bir paket dahi olabilir. Bunların dezenfekte edilmiş alanlara ya hiç sokulmaması ya da dikkatle silinip temizlenerek içeri alınması gerekmektedir.

Hastane ortamlarındaki bu tutum ve dikkat sayesinde dışarıdan getirilen bakteri ve virüslerin kontamine olması zorlaşmaktadır. Bu da çalışan ve hastaların daha da güvende olması anlamına gelmektedir.

Yoğun Bakım Çalışanları

Hijyen bakımından yoğun bakım çalışanlarının düzenli olarak hijyen, sepsis, antisepsi ve dezenfeksiyon konularında eğitilmesi gereklidir. Bu eğitimler canlı tutulmalıdır. Bu personellerin basit gördükleri hatalar daima güncel bilgiler ile kontrol edilmelidir.

İnvaziv Girişim Kateterlerinin Bakımları

Yoğun bakım çalışanları kateter ve diğer invaziv girişim yapılmış hastaların bakımları konusunda düzenli eğitime tabi tutulmalıdır. Çok farklı ülkelerden ve kentlerden hatta farklı hastanelerden farklı ekollerden gelen sağlıkçıların hizmet ettiği ortamın düzenli denetlenmesi gerekmektedir.

Karantina Sistemi

Dış Hastane Hastaları

Hastane içine dış hastanelerden getirilmiş hastaları kabul ederken de ayrı klinik statüsü veya yoğun bakım statüsü kuralları işletilmelidir.

Enfeksiyon ve Enfekte Hasta ile Mücadele

Yoğun bakımda bir hastada enfeksiyon gelişmesini takiben bu hastaların izole edilmesi gerekmektedir. Bu izolasyon kurallarına göre farklı ortam hazırlanmalıdır. Enfekte hasta ile ilgili daha yoğun protokoller uygulanmalıdır. Risk derecesi diğer hastaları korumaya göre saptanmalı ve izolasyon ona göre yapılmalıdır.

Hasta Ziyaretçileri ve Kuralları

Hasta odalarında hasta başına çok sayıda ziyaretçinin gelmesi, hastanın her türlü hijyen bakımından sakıncalı maddelere maruz kalması demektir. Bunlar dışarıdan gelen yiyecek, içecekler, kıyafetler, hediyeler, ikramlar ve kültürlere göre gerçekleşen sarılıp kucaklaşma ve öpüşme eylemleridir. Bunların yanında hasta odasında battaniyeler ile yerlerde yatanlar sıklıkla görülmektedir. Aynı anda 1 den fazla refakatçinin oda da bulunması hijyen açısından sorun yaratabilen faktörlerin başında gelmektedir.

Hastane Çalışanları ve Tedbirler

Hastane Genel temizliği

Hasta yakınları gibi hastane çalışanları da dışarıdan benzer biçimde virüs transferi sağlamaktadır. Hastane ortamı daima enfeksiyon hastalıkları bakımından yüksek riskler taşıyan ortamlardır. Öncelikle çalışanlar sınıflandırılmalıdır. Hasta ile doğrudan temas kuranlar veya uzaktan temas kuranlar ile hiç temas kurmayanlar olarak belirlenmelidir. Hastanelerde sık karşılaşılan bir sorun ise, masum olarak görülse de personelin sıklıkla görev yerinin değiştirilmesidir. Hastane içi klinikler arası görev değişikliği yapılan personellerin üzerinde bakteri ve virüs transferi çok hızlı olmaktadır. Bir bulaş riskinin üst düzeylere çıkmasında en büyük unsur “gizli taşıyıcılar” gelmektedir.

Personel durumun ciddiyetinin farkında olmaması durumunda salgın yayılımı hızlanmaktadır. Bu durumların yaşanmaması için servisler arası personel transferinin önü kesilmesi ve personellerin zorunlu değişimlerde mutlaka hijyen kurallarını yerine getirmesi sağlanmalıdır.

Hastane içi Kişilere özel soyunma dolapları olmalı, mesai başlarken hastane içi kıyafetler giyilmeli, hastane dışı kıyafetler ile hastane içi çalışma olmamalı ve hasta teması olmamalı. Çünkü dış ortamdan içeriye taşınan bakteriler eller veya kıyafetler ile gelir. Bu konuda belli protokoller geliştirilmelidir.

Bireysel ve kurumsal anlamda temizlik ve hijyen şartlarında yenilikçi yaklaşımlar ile ortama daha az alkol ve kimyasal salınımı ile dezenfekte edilmesi gerekmektedir. Kurumsal alanlar için pulverize yöntemler tercih edilmeli ve mutlak suretle düzenli periyotlarda uygulanmalıdır. Pure Anti-B alkol içermeyen güvenli pulverizasyon yöntemi ile hastane ve diğer kapalı çalışma alanlarında dezenfeksiyon sağlar.

Enterobakter Faecalis Etkileri

Enterobakter faecalis etkileri, mide ve bağırsak sisteminde yaşayan ortakçı gram (+) bir bakteridir. Etkileri diğer bakteriler gibi sağlıklı insanların florasında hastalık yapmadan bulunur. Fakat esas sorun yarattığı ve sorunlu olduğu nasokomial (hastanede olan bulaşa bağlı enfeksiyon) yüksek derecede antibiyotiklere karşı direnç gösteren enfeksiyon ajanıdır. Yine sindirim sisteminin başlangıcı olan dişlerde kök kanal enfeksiyonlarında %30-90 oranında izole edilen 18 farklı türü olan bir bakteri olup bu durum tekrarlayan enfeksiyonlarda da yaygın olarak görülmektedir. Enterobakter faecalis bunların en yaygın görülen türüdür.[28]

Normalde bağırsaklarda masum bir şekilde yaşayan bu gram (+) bakteri vücut direncinin düştüğü, bağışıklığın zayıfladığı hastalarda yayılarak şiddetli enfeksiyonlara neden olabilmektedir.[28]

Enterobakter Faecalis
Enterobakter Faecalis

Bilimsel sınıflandırma

Ana Sınıf: Bakteriler
Filum: Firmicutes
Sınıf: Basil
Sıra: Laktobasiller
Aile: Enterococcaceae
Cins: Enterokok
Türler: E. faecalis

E. faecalis şekeri metabolize eden gaz çıkarmayan hareket kabiliyeti olmayan hidrojen peroksit ile kataliz oluşturmayan bir bakteridir. Turnosol sütünün azalmasına neden olur ve jelatini sıvılaştırmaz. Anaerob özelliklidir. Gliserol, laktat, malat, sitrat, arginin, agmatin ve birçok keto asit dahil olmak üzere çeşitli enerji kaynaklarını katabolize eder. Enterokoklar, aşırı alkali pH (9.6) ve tuz konsantrasyonları dahil olmak üzere çok zorlu ortamlarda hayatta kalır. Safra tuzlarına, deterjanlara, ağır metallere, etanole, aside ve kurumaya direnirler. 10 ila 45 ° C aralığında büyüyebilir ve 60 ° C sıcaklıkta 30 dakika yaşayabilirler. [4] Yani fiziksel ve birçok kimyasal ortam şartlarına karşı bile dayanıklıdır.

Enterobacter faecalis neler yapar?

E. faecalis sağlıklı insanlarda bulunur ve sepsis (kanda mikrop yayılması) , endokardit (kalp iç duvarının enfeksiyonu), menenjit (beyin zarları enfeksiyonu), idrar yolları enfeksiyonlarına ve diğer enfeksiyon klinik tablolarına neden olur.

Ameliyat sırasında kana karışarak diğer sistemlere yayılır ve şiddetli enfeksiyonlara neden olur. Bu enfeksiyonlar genellikle hastanelerde meydana gelir.

Yayılma

E. faecalis insandan insana doğrudan temas ile geçer ve kötü hijyen ortamlarında yayılır. Bu bakteri dışkıda bulunur ve ellerin iyi yıkanmamasından bulaş kolayca diğer insanlara taşınır. Bu durum hastane ortamlarında daha büyük sorunlara neden olur. Bakteri kirli eller vasıtasıyla hasta yiyeceklerine, klavyeler, masalar, telefonlara, kapı kollarına taşınarak kolayca yayılır.[28]

E. faecalis genellikle hastane ortamlarında çalışanlar aracılığıyla yayılır. Sağlık çalışanları ellerini düzgün yıkamazsa hijyen şartlarını yerine getirmezse bakteri rahatlıkla yayılabilir. Yanlış ve iyi temizlenmemiş kateterler, diyaliz giriş portları ve diğer tıbbi cihazlar da E. faecalisi kolayca taşıyabilir. Çünkü dış ortam fiziksel şartlara çok dayanıklıdır. Bu nedenle, organ nakli, böbrek diyalizi veya kanser tedavisi gören kişiler, damar yolu veya invaziv  kateterleri yoluyla yoğun immunosupresif tedavi uygulananlarda bağışıklık sisteminin baskılanması veya kontaminasyon nedeniyle enfeksiyon geliştirme riski altındadır [28] .

E. faecalis enfeksiyonlarının klinik belirtileri

Belirtiler, sahip olunan enfeksiyon türü ve bölgesine bağlıdır.  Şunları içerebilirler [28].

  • Ateş
  • Titreme
  • Yorgunluk
  • Baş ağrısı
  • Karın ağrısı
  • İdrar yaparken ağrı veya yanma
  • Mide bulantısı
  • Kusma
  • Ishal
  • Hızlı nefes alma veya nefes darlığı
  • Nefes alırken göğüs ağrısı
  • Boyun tutulması

Diş etlerinde şişme, kızarıklık, hassasiyet veya kanama çok sık görülür.

Referanslar

  1. Ryan KJ, Ray CG, eds. (2004). Sherris Medical Microbiology  (4th ed.). McGraw Hill. pp. 294–295.  ISBN  08385-8529-9.
  2. Molander, A.; Reit, C.; Dahlén, G.; Kvist, T. (1998). “Microbiological docks of root-filled teeth with apical periodontitis”. International Endodontic Journal. 31 (1): 1–7. doi:10.1046/j.1365-2591.1998.t01-100111.x . PMID 9823122.
  3. Rocas, I.; Siqueira, J.; Santos, K. (2004). “Association of Enterococcus faecalis  With Different Forms of Periradicular Diseases”. Journal of Endodontics.  30  (5): 315–320. doi:10.1097/00004770-20040500000004 . PMID 15107642.
  4. Stuart, C. H.; Schwartz, S. A.; Beeson, T. J.; Owatz, C. B. (2006). “Enterococcus faecalis: Its role in root canal treatment failure and current concepts in retreatment”. Journal of Endodontics. 32 (2): 9398. doi:10.1016/j.joen.2005.10.049. PMID 16427453.
  5. Murray, BE. (Jan 1990). “The life and times of the Enterococcus”. Clin Microbiol Rev. 3 (1): 46–65. doi:10.1128/cmr.3.1.46 . PMC 358140 . PMID 2404568.
  6. Hidron AI, Edwards JR, Patel J, et al. (November 2008). “NHSN annual update: antimicrobial-resistant pathogens associated with healthcare-associated infections: annual summary of data reported to the National Healthcare Safety Network at the Centers for Disease Control and Prevention, 2006-2007”. Infect Control Hosp Epidemiol. 29 (11): 996–1011. doi:10.1086/591861. PMID 18947320. S2CID 205988392.
  7. Huycke, MM.; Spiegel, CA.; Gilmore, MS. (Aug 1991). “Bacteremia caused by hemolytic, high-level gentamicinresistant Enterococcus faecalis”. Antimicrob Agents Chemother. 35 (8): 1626–1634. doi:10.1128/aac.35.8.1626 . PMC 245231 . PMID 1929336.
  8. Chow, JW.; Thal, LA.; Perri, MB.; Vazquez, JA.; Donabedian, SM.; Clewell, DB.; Zervos, MJ. (Nov 1993). “Plasmid-associated hemolysin and aggregation substance production contribute to virulence in experimental enterococcal endocarditis”. Antimicrob Agents Chemother. 37 (11): 2474–2477. doi:10.1128/aac.37.11.2474. PMC 192412. PMID 8285637.
  9. Ike, Y.; Hashimoto, H.; Clewell, DB. (Aug 1984). “Hemolysin of Streptococcus faecalis subspecies zymogenes contributes to virulence in mice”. Infect Immun. 45 (2): 528530. doi:10.1128/IAI.45.2.528530.1984. PMC PMID 6086531. 263283.
  10. Wirth, R.; Schramm, U.; Marre, R.; Kreft, B. (January 1992). “Aggregation substance of Enterococcus faecalis mediates adhesion to cultured renal tubular cells”. Infection and Immunity. 60 (1): 25–30. doi: 10.1128/IAI.60.1.2530.1992. PMC 257498. PMID 1729187.
  11. Hirt, H.; Schlievert, PM.; Dunny, GM. (Feb 2002). “In vivo induction of virulence and antibiotic resistance transfer in Enterococcus faecalis mediated by the sex pheromonesensing system of pCF10”. Infect Immun. 70 (2): 716–23. doi:10.1128/iai.70.2.716-723.2002. PMC 127697.  PMID 11796604.
  12. Amyes SG (May 2007). “Enterococci and streptococci”. Int. J. Antimicrob. Agents. 29 Suppl 3: S43–52. doi:10.1016/S0924-8579(07)721775. PMID17659211.
  13. Courvalin P (January 2006). “Vancomycin resistance in Grampositive cocci” . Infect. Dis. 42 Suppl 1: S25–34. doi: 10.1086/491711 . PMID 16323116.
  14. Zhanel GG, Hoban DJ, Karlowsky JA (January 2001). “Nitrofurantoin is active against vancomycin-resistant enterococci”. Antimicrob. Agents Chemother. 45 (1): 324–246. doi:10.1128/AAC.45.1.324326.2001. PMC 90284. PMID 11120989.
  15. Arias, CA.; Contreras, GA.; Murray, BE. (Jun 2010). “Management of multidrug-resistant enterococcal infections”. Clin Microbiol Infect. 16 (6): 555–562. doi:10.1111/j.14690691.2010.03214.x . PMC 3686902. PMID 20569266.
  16. Estrela, C; Silva, J. A.; De Alencar, A. H.; Leles, C. R.; Decurcio, D. A. (2008). “Efficacy of sodium hypochlorite and chlorhexidine against Enterococcus faecalis – a systematic review”.  Journal of Applied Oral Science. 16  (6): 364368.  doi:10.1590/s167877572008000600002. PMC 4327704.  PMID 19082392.
  17. Dubin K, Pamer EG (November 2014). “Enterococci and Their Interactions with the Intestinal Microbiome”. Microbiology Spectrum. 5 (6): 309–330. doi:10.1128/microbiolspec.BAD0014-2016. ISBN 9781555819699. PMC 5691600 . PMID 29125098. “Severe cases of enterococcal infections, such as infections of heart valves, has relied on combination drug therapy”
  18. Shabahang, Shahrokh; Pouresmail, Manouchehr; Torabinejad, Mahmoud (July 2003). “In vitro antimicrobial efficacy of MTAD and sodium hypochlorite”. Journal of Endodontics. 29 (7): 450–452. doi:10.1097/00004770-20030700000006. ISSN 0099-2399. PMID 12877261
  19. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/117 22738/
  20. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/172 58726/
  21. Jacobson, R. A., Wienholts, K., Williamson, A. J., Gaines, S., Hyoju, S., Van Goor, H., … & Alverdy, J. C. (2019). Enterococcus faecalis exploits the human fibrinolytic system to drive excess collagenolysis: implications in gut healing and identification of druggable targets. American Journal of Physiology. Gastrointestinal and Liver Physiology. https://doi.org/10.1152/ajpgi.00236 .2019
  22. Schleifer KH, Kilpper-Balz R (1984). “Transfer of Streptococcus faecalis and  Streptococcus faecium to the genus Enterococcus nom. rev. as Enterococcus faecalis comb. nov. and Enterococcus faecium comb. nov”. Int. J. Syst. Bacteriol.  34: 3134. doi: 10.1099/00207713-34-1-31.
  23. Jaremko M, Jaremko L, Kim HY, Cho MK, Schwieters CD, Giller K, Becker S, Zweckstetter M (2013). “Cold denaturation of a protein dimer monitored at atomicresolution”. Nat. Chem. Biol. 9 (4): 264–270. doi:10.1038/nchembio.1181 . PMC 5521822. PMID 23396077.
  24. Paulsen, IT.; Banerjei, L.; Myers, GS.; Nelson, KE.; Seshadri, R.; Read, TD.; Fouts, DE.; Eisen, JA.; et al. (Mar 2003). “Role of mobile DNA in the evolution of vancomycin-resistant Enterococcus faecalis”. Science. 299 (5615): 2071–2074. Bibcode:2003Sci…299.2071P. doi:10.1126/science.1080613. PMID 12663927. S2CID 45480495.
  25. Shioya, Kouki; Michaux, Charlotte; Kuenne, Carsten; Hain, Torsten; Verneuil, Nicolas; Budin-Verneuil, Aurélie; Hartsch, Thomas; Hartke, Axel; Giard, Jean-Christophe (201101-01). “Genome-wide identification of small RNAs in the opportunistic pathogen Enterococcus faecalis V583”. PLOS ONE. 6 (9): e23948. Bibcode:2011PLoSO…623948S. doi:10.1371/journal.pone.0023948. ISSN 1932-6203. PMC 3166299. PMID 21912655.
  26. Michaux, Charlotte; Hartke, Axel; Martini, Cecilia; Reiss, Swantje; Albrecht, Dirk; Budin-Verneuil, Aurélie; Sanguinetti, Maurizio; Engelmann, Susanne; Hain, Torsten (2014-09-01). “Involvement of Enterococcus faecalis Small RNAs in Stress Response and Virulence”. Infection and Immunity. 82 (9): 3599–3611. doi:10.1128/IAI.01900-14. ISSN  0019-9567. PMC PMID 24914223.
  27. Sinel, Clara; Augagneur, Yoann; Sassi, Mohamed; Bronsard, Julie; Cacaci, Margherita; Guérin, François; Sanguinetti, Maurizio; Meignen, Pierrick; Cattoir, Vincent (2017-0911). “Small RNAs in vancomycinresistant Enterococcus faecium involved in daptomycin response and resistance”. Scientific Reports. 7 (1): 11067. Bibcode:2017NatSR…711067S. doi:10.1038/s41598-017-11265-2. PMC 5593968. PMID 28894187.
  28. Medically reviewed by Michele Cho-Dorado, M.D. — Written by Stephanie Watson — Updated on September 29, 2018 https://www.healthline.com/health/enterococcus-faecalis